27 Kasım 2012 Salı

Sanat ve Toprak yine buluştu?Claude Monet

 

Yaşatmak, Tasarlamak, İzlemek ve Tasarladığını en zor şartlarda bile olsa Resmetmek, Monet!

"Resimlerim ve çiçeklerim dışında hiçbir şey beni ilgilendirmiyor"

Hafta sonu heyecanla ne zamandır ziyaret etmek istediğim Claude Monet'nin Bahçesi sergisini SSMüzesinde gezdim. Hangi Nilüferler gelmiş? Hangi Japon Köprüsü resimleri var? Hangi Gül Bahçesi resimleri getirilmiş? merak içindeydim. Farklı müzelerde eserlerini görmüş ve saatlerce karşısında büyülenip kalmıştım,yıllar önce.. Sizlerle blogumda resimlerini paylaşmıştım, hatırlarsınız.

Monet'nin sözü ''Resimlerim ve çiçeklerim dışında hiçbir şey beni ilgilendirmiyor'' gerçekten bu söz kendisini yansıtıyor. 50'li yaşlarında, 1890 yılında Giverny’de bir ev satın alan Monet, 2 sene boyunca saman balyalarını aynı teknikle resmetmeye başlamış. Güneşli, puslu, sisli ve karlı havalarda aynı balyaları resmetmiş: Haystack, Snow Effects, Morning (1890), Haystack. End of the Summer. Morning. (1891), Haystack at the Sunset near Giverny (1891). Monet 1899’da nilüferler konusuna başlamış: The White Water Lilies (1899), The Japanese Bridge (1899), Water-Lilies (1914), Water-Lilies (1917).
 Giverny Monet Bahçesi

Giverny Monet Bahçesi
Kendi bahçesini hem bir botanik bahçesine, hem bir çalışma alanına, hem de bir ilham kaynağına dönüştürmüş ki beni en çok etkileyen kısmı da bu oldu..8 tane bahçıvan çalıştırmış ve bahçesinde harika bir peyzaj çalışması sergilemiş.
 Japon Köprüsü fotografı

Japon Köprüsü Monet resimi 
Belki resimlerini alamayız ama Nilüfer resimlerinin yer aldığı hediyelik eşyalara sanırım paramız yeter. Elimizin altında bir Monet bulunsun diyorsanız, Sakıp Sabancı Müzesini ziyaret edin derim. 

Water Lilies by Claude Monet

BUĞULU TABLOLAR KATARAKTIN ESERİ Mİ?- BİR ARAŞTIRMA

Göz merceğinin saydamlığını kaybetmesine ve opaklaşmasına katarakt adı veriliyor. Tüm dünyada en sık rastlanan görme kaybı nedeni olan bu hastalık, tedaviyle geri döndürülebilir. Yakın zamanda ABD'den yapılan bir açıklamada, izlenimciliğin ünlü ismi Fransız ressam Claude Monet'nin, milyon doların üzerinde değer biçilen tablolarındaki buğunun, katarakttan kaynaklandığı öne sürülüyordu. Gerçekten de Monet, gözündeki katarakttan sürekli şikayet ediyordu. Resimlerdeki koyu renkler ve değişik yeşillerin de bundan kaynaklandığı söylendi.

Amerikan Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniği Şefi Doç. Dr. Osman Oram, "1912-1922 yılları arasında her iki gözünde ilerleyen katarakt nedeniyle oluşan görme değişimleri Monet'nin bu dönemde yaptığı eserleri etkiledi. Bu etkiyi katarakta bağlı oluşan görme keskinliğinde azalma ve bulanık görmenin yanı sıra renk algılamasındaki değişimler ortaya çıkarıyor. Monet de bu dönemde renklerin kendisi için eski yoğunluğunda olmadığını, renkleri ayırmakta zorlandığını ve resimlerinin giderek daha karanlık olduğunu ifade etmişti. Bu dönemdeki bazı resimlerinde renkleri gördüğü tonlara göre değil, tüplerin üzerinde yazan isimlerine göre seçtiği dahi düşünülüyor. Monet'nin 1923 yılında geçirdiği katarakt operasyonundan sonra yaptığı resimlerde ise ilk dönemlerine benzer renk özelliklerine geri dönüş gözleniyor" diyor.

Acaba katarakt vak'aları azaldığı için mi çiçekler ve doğa bu kadar güzel resmedilemiyor? ne dersiniz?
Şimdi arkanız yaslanıp Claude Monet'i anlatanları seyredelim; bir de Bronx 'da kurulan Monet Bahçesini iyi seyirler..








20 Kasım 2012 Salı

Bir Blog'dan Fazlası Bir Yaşam Şekli..

Güne sıcak bir çay içerek başlamak, hepimizi mutlu eder veya yorgunluğumuzun arttığı akşamüstü saatlerinde..Bir de vücut direncimizi arttıracak çaylardan her gün bir yenisi karşımıza çıkıyor. Acaba hangisini içsem? Etkileri neler diye düşünüyorsanız güncel yazılarımı lütfen takip edin derim. Benim kafamda oldukça bu konuda karışık; market raflarında, aktarlarda bir çok alternatif karşıma çıkıyor. İçmek istiyorum acaba hangisi hangisi..değil mi?
 

 

Adaçayı-Salvia officinalis

Diş otu veya meryemiye olarak bilinen adaçayı, ballıbabagiller ailesindendir. Güzel ülkemizde 90 farklı türde yetişen bu bitki, en çok Akdeniz bölgemizde karşımıza çıkar. Otsu yada çalımsı formda olanları mevcuttur. Yabani olarak da yetişebilir. Yaprakları gümüşi gri renkli ve hoş kokuludur. Haziran ve temmuz aylarında pembe, mor, beyaz çiçekleri açar.
Taze çiçekli hali
 
Kuru çiçekli hali
Adaçayı yetiştirmek için bahar aylarında tohumlarını küçük kaplara ekebiliriz. İlk filizlerini gördüğümüzde diğer bitkiler gibi daha büyük bir saksıya ya da bahçeye alabiliriz. Toprağı geçirgen olmalıdır. Güneşte mutlu olan bu bitki, soğuğu sevmez. Başka özel bir bakıma ihtiyacı yoktur, kolaydır. Bitki yaprakları çiçeklenme öncesi, Mayıs-haziran aylarında toplanır. Etken maddelerinin doruğa ulaştığı öğlen saatlerinde toplanan yapraklar, gölgeli ve havdar bir yerde kurumaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra ince kıyılarak, hava almayan kaplarda saklanır

                                                                  
Adaçayı, sindirim sistemimizin düzenli çalışmasına yardım ederken aynı zamanda, astıma iyi gelir. İdrar sökücü ve ter sökücü etkisi vardır. Doktorunuza danışmadan kullanmamanızı her zaman tavsiye ederim. Doğal olarak kullandığımız pek çok içeceğin, yiyeceğin hatta alınan vitaminlerin, ilaçlarla birlikte kullanıldığında yan etkileri vardır; bu konuda da çok çok az araştırma yayınlanmıştır. Her zaman ilaç kullanan kişilerin dikkatli davranması beklenir.


 

Adaçayının kuru yaprakları çay şeklinde tüketilebilir. Bir litre kaynar suya, 20 gram kadar adaçayı koyup, 10 dakika demlenmesini bekleyip, süzerek içebiliriz. En fazla günde 2 bardak tüketilebilir. Güzel kokulu yapraklarını banyo suyunuza atarsanız; zindelik verdiği belirtiliyor. Henüz bu banyo kısmını denemedim..deneyince paylaşacağım.    
 
Tohumdan üretmek zor geliyor diyorsanız ve ben hemen bahçemden, balkonumdan kesip demleyip içerim diyorsanız 3 adet adaçayı fidesini  10-12 liraya alabilirsiniz. Gerek internetten gerek fidanlıklardan alabilirsiniz.

Adaçayının kısa tarihçesinden de bahsedersek aklımızda daha çok kalır herhalde..
13. Asırdan kalma bir dizede şöyle deniyor: “Eğer dikmişsen adaçayını bahçeye, ne gerek var ölmeye!" fideler toprağa diyorum..
Yine çok eski bir şifalı bitki kitabı şöyle anlatıyor: "Kutsal Meryemana, Bebek İsa ile Herodes’un gazabından kaçmak zorunda kaldığında, kendisini saklamaları için, çayırdaki tüm çiçeklerden yardım istemiş, ama hiçbir çiçek ona yanıt vermemiş. İşte o zaman adaçayı eğilmiş ve Meryemana sığınacak bir yer bulmuş. Onun sık ve koruyucu yapraklarının arasına girerek Herodes’un askerlerinden saklanmış ve askerler onu görmeden geçip gitmişler. Tehlike geçiştirildikten sonra, saklandığı yerden çıkan Meryemana, tatlı sesiyle adaçayına şöyle demiş: Bu andan sonra sonsuza dek insanların en çok sevdiği çiçek sen olacaksın. Seni, insanları tüm hastalıklardan koruyacak kadar güçlü kılıyorum. Bana yaptığın gibi, onları da ölümden kurtar!” İşte o zamandan beri adaçayı, insanları iyileştirmek ve onlara yardım etmek için her yıl yeniden çiçekleniyor.
Hepimizin bahçesinde, balkonunda adaçayı olsun...haydi eller toprağa..Ofisteyseniz sıcak suyunuzla adaçayı yapraklarınızı buluşturunuz afiyetle içiniz.
 
 
 
 
 





13 Kasım 2012 Salı

ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ

 "Milli ekonominin temeli tarımdır. Bunun içindir ki tarımda kalkınmaya büyük önem vermeliyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Fakat bu hayati işi isabetle amaca ulaştırabilmek için, ilk önce ciddi etütlere dayalı bir tarım siyaseti uygulamak ve onun içinde her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek uygulayabileceği bir tarım rejimin kurmak lazımdır"   





                          
 "Yeşili görmeyen gözler renk zevkinden mahrumdur. Burasını öyle ağaçlandırınız ki kör bir insan dahi yeşillikler arasında olduğunu fark etsin" 
 
Ata'mızın bu hayat görüşünden, bu düşüncelerinden,bu hayallerinden yola çıkarak  bozkır ortasında Atatürk Orman Çiftliği kuruldu.  Amaç, Ankara halkının rahatlıkla gezebileceği, nefes alacağı, yaz, kış yeşil kalabilecek bir cennet, bir doğa güzelliği yaratma arzusu ve özlemiydi. Gerçekleşti. Nasıl mı gerçekleşti? İşte en ilginci de burada. Yıl 1925. Seçilecek yerin özellikleri şöyle tarif ediliyor; şu konuşmalar geçiyor. Etkilenmemek mümkün değil. 
                          
 Uzmanlar:"Çiftlik yeri için öyle uzun boylu dolaşmaya ve Ankara'nın çevresinde başka doğal özellikler araştırmaya gerek görmemiştik. Sebepte basitti. Kıraç bir bozkırın ortasında bir orta çağ şehri. Ağaç yok, Su yok, hiç bir şey yok. Böyle bir noktada hazırlanmış ve uygun koşullar taşıyan yerler nasıl bulunabilir ". 
''Buranın bir çiftlik kurulması için gerekli olan niteliklerin hiç birini taşımadığını, bataklık, çorak, fakir bir yer olduğu hakkındaki ortak kanaatimizi söyledik. Atatürk'ün bize cevabı şu olmuştur. "
 "İste istediğim yer böyle olmalıdır. Ankara'nın kenarında hem batak, hem çorak hem de fena bir yer. Burayı biz ıslah etmezsek kim gelip ıslah edecektir?
Atatürk, tarım uzmanlarından en iyi toprak değil, en kötü toprak raporunu alabilmek için faydalanmıştı!! İlginç değil mi? Bakanlık uzmanlarından Schmit, Orman Çiftliği arazisinde tarım imkanları hakkında verdiği raporda “Bu öyle bir teşebbüstür ki, elverişsiz toprak ve iklim koşulları altında burada ya sabır tükenir, yahut ta para” demiştir. Uzmanların bu olumsuz görüşleri, O' nun Ankara'da bir çiftlik kurma konusundaki azmini azaltmamış tam tersine arttırmıştır. Bugün gelinen noktada ise; Atatürk, Ankara'nın Başkent oluşunu affedilmez bir hata sayan insanlara yepyeni bir mucize göstermiş ve aynı zamanda hem Türkiye tarımına modern bir çiftliğin örnek yöntemlerini hediye etmiş, hem de bazı durumlarda iklimin dahi gerçekleşmesini mümkün görmediği girişimlerin de gerçekleştirilebileceğini kanıtlamak gibi çok önemli bir teşebbüste bulunmuştu.

Atatürk Orman Çiftliğinde Neler Yetişiyor? Neler Var ? Nasıl  Temin Edebiliriz?               





Şuanda içinde;  Atatürk Evi, Piknik Alanı, Gazi Orman Çiftliği Parkı ve AOÇ Müze ve Sergi Salonu mevcuttur. AOÇ'de neler üretiliyor? derseniz, liste çok kabarık ve lezzetli. Süt, Yoğurt, Süzme Yoğurt, Köy Yoğurdu, Dondurmalar, Keçi sütü, Keçi peyniri, Keçi Yoğurdu, Keçi süzme yoğurdu, Keçi yağı, keçi dondurması, Ayran ve Kefir, her çeşit peynir, tereyağı, ünlü sarı etiketi ve logosuyla Ankara Balı, Meyve Suları, Salça ve sirke, çeşitli turşular, Doğal Mineralli Elmacık suyu, Şaraplar ve daha neler neler..http://www.aoc.gov.tr/userfiles/Katalog.pdf 

 
  
                                                                                 
nereden ?nasıl alırım? diyorsanız; hemen arayın derim.
İstanbul'da Berk Organik, Acıbadem, 0216 340 84 51
Danışma Numaraları 08003141029

8 Kasım 2012 Perşembe

Peyzaj, Prestij isim benzerliği mi?

 


Peyzaj Hakkında bilinmesi gereken bir kaç püf noktasından sonra;  sizlerle gerçek ve yıllara dayanan tecrübesiyle Peyzaj Mimarı sevgili Halide Zümrüt Öztürk ile yaptığım kapsamlı röportajımı paylaşmak istiyorum. Bu da arkadaşlar, blokumun ilk röportajı olarak tarihe geçecek:) Keyifli okumalar..

Dün biliyorsunuz İstanbul çok yağmurluydu ama daha önceden randevulaştığımız gibi; bize her zaman kapıları sonuna kadar açık olan NGBB-Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi'nde ellerimizde sıcak kahvelerimiz bir  pergolanın altında etrafımızda gürültücü ördekler ve kazlar eşliğinde, sonbaharın serin, ıslak, hafif soğukluğunu hissederek Halide hanımla uzun uzun konuştuk..


 NGBB, Ataşehir


Halide Zümrüt Öztürk 40 yaşında. Bu gün bizimle 20 yıldır devam ettiği Peyzaj Mimarlığı ile ilgili görüşlerini, deneyimlerini paylaşacak, merak ettiğimiz soruları yanıtlayacak. Tüm sorularımı,  zümrüt yeşili gözlerine bakarak soruyorum; bir taraftan da ne kadar isabetli isim diyorum! 

 



Okuduğunuz okullar
Halide Edip Adıvar Lisesi(bir isabet de burada..)
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi-Peyzaj Mimarlığı
Bu meslek için gerekli yetenekler
Temelde Latince literatür takibi için gerekli; ayrıca estetik kapasite ve bakış açısı gerekli.
Bu mesleğin zorlukları
Doğayı terbiye etmeye çalışmak. Arazinin yapısına uygun çalışma, doğa ile barışık çalışma bazen zor olabiliyor. İnsanların beğenisi çoğu zaman doğayı zorluyor. İnsan doğaya sahip çıkmaya çalışıyor bir karşı mücadele oluşabiliyor.
Elde ettiğiniz miktar ve size yetip yetmediği
Göreceli bir kavram. Doğayla barışık olmak bazen trendin dışında kalmanıza sebep olabiliyor. Bu da getiriyi azaltabiliyor.
Mesleğinizi seviyor musunuz?
Seviyorum.Kaç senedir bu mesleği yapıyorsunuz?
20 yıldır yapıyorum. Okulu bitirdiğimden beri çalışıyorum.
Bu mesleği siz mi seçtiniz yoksa ailenizin baskısı oldu mu?
Ben seçtim. Mesleği doğru seçtiğime inanıyorum. Bu meslek pazarlama veya iletişimle desteklenmelidir.
 NGBB, Ataşehir
Şimdi bir mesleği seçme hakkınız olsa aynı mesleği mi seçerdiniz?
değiştirirseniz hangi mesleği seçerdiniz?

Çift anadal yapmak isterdim daha önce belittiğim gibi.

Bu mesleğe kaç yaşında başladınız?    
19 yaşında başladım.                          

Tam zamanlı mı? Yarı zamanlı mı çalışıyorsunuz?
Yarı zamanlı; kendi programımı uyguluyorum.
Bir anne olarak bu mesleği gençlere özellikle genç kızlarımıza öneriyormusunuz?
Sanatsal kaygılarım var. Sanat kaygınız var ise çoğu zaman saha ve yaşam koşulları, bunun önüne geçebiliyor. Prensip sahibi, planlı çalışan kız erkek herkese bu mesleği önerebilirim.
Türkiye'deki veya İstanbul'daki peyzajın gelişimini biraz açıklarmısınız?
Çok olumlu gelişiyor. Yerel yönetimler bu konuda ciddi atılımlar yapıyor ve dünya standartlarını yakalamaya çalışıyor. Bu çalışmalar kültür seviyesi yüksek kişilere hitap edebildi. Altyapı ne yazık ki aynı paralellikte gelişmedi.
Kültür olarak, Türk insanının bahçeyle, bahçe tasarımıyla arası nasıl?
Gelişiyor. Tasarım konusuna karışanlar olduğu gibi her şeyi bana bırakanlar da var.
Bahçeyle, toprakla sizce insanlar uğraşıyor mu?
Az uğraşıyorlar. Statü sembolü olarak peyzaj kullanılıyor. Araba gibi görülüyor..
Ne çeşit çalışmalar yapmak size zevk veriyor? Tasarım, drenaj, toprak, çiçek v.s.
Hepsi beraber hem teknik işleri severim hem de tadarım hepsi beraber. Duvarı, pergolası, bitkileri hepsi bir bütün.
Sizce İstanbul'da  konuda nasıl bir trend var? Hangi yönde gelişim görüyorsunuz?
Eklektik, karışık bir eğilim mevcut. Son günlerde formal tasarımlar çoğunlukta. Evlerde biraz daha informal tasarımlara kaçılmalı. Ama iş yeri peyzajlarında formal tercih edilmesi olağan.
İstanbul'da peyzaj açısından en beğendiğiniz bahçe, koru veya şahıs bahçesi hangisidir?
Atatürk Arboratum 'u. (Orman Fakültesi)









   Atatürk Arboratum,Sarıyer


Çalışırken veya bir işe başlarken en çok neye önem verirsiniz?
Dikkatimi dağıtacak unsurları ortadan kaldırırım. Kullanıcıların temel istekleri benim için önemlidir. Tasarımı ona göre yaparım. Evlerini gezer görürüm; kendilerini tanımaya çalışırım. 
Sizce güzel bahçeli bir evde yaşamanın maliyeti İstanbul'da çok yüksek mi?
Hayır değil. 30 metrekarede de çok güzel bahçe oluşturulabilir. 

Mesleğinizde, çevreye saygılı olduğunuzu düşünüyormusunuz? Çalıştığınız kişilere de yeşile, doğaya sevgiyi aşıladığınız örnekler oldu  mu? Örnek verebilirmisiniz?
Çöplerimi %100 dönüştürürüm. Tüm malzemeleri ya dönüştürürüm yada aldığım yere iade ederim. Çalıştığım fidanlık benim için çok önemlidir. Doğaya yeşile karşı sevgi aşılama-pek böyle bir şey gözlemlemedim ancak yavaş yavaş gelişiyor.
Kullanacağınız malzemeleri nereden nasıl temin ediyorsunuz?
Çeşitli fidanlıklar var. İstanbul, Sakarya, Sapanca, Arifiye, Pamukova'saki pek çok fidanlık var. Ben genellikle kendi temin edicimden alıyorum.  Aracı fidanlıklardan alıyorum. İstenen cins ve sayıyı onlar bana farklı yerlerden temin edebiliyor. 

Bizlere anlatmak istediğiniz, paylaşmak istediğiniz bir konu var mı?
Peyzaj çalışmasında, farklı meslek dalları birbirinin alanlarına girmemelidir. İnşaat Mimarı, Mimar, Peyzaj Mimarı bol bol bilgi alışverişi yapmalı ancak birbirlerinin alanlarına girmemelidir.






 
Atatürk Arboratum,Sarıyer








Bu yağmurlu sonbahar gününde benimle röportaj yaptığınız için çok teşekkür ederim.






6 Kasım 2012 Salı

Peyzaj Hakkında Bilinmesi gereken bir kaç püf...


Ş E H İ R  H A Y A T I N D A N  K A Ç I Ş 

ve 

B A H Ç E L E R L E  H A Ş I R N E Ş İ R  Y E Ş İ L  H A Y A T

1999 Depremi'nin peşinden arkadaşlarımızın çoğunun şehir dışında, İstanbul köylerine yavaş yavaş kaçtığını biliyoruz. Gerek şehrin verdiği stres; gerek ses kirliliği; gerek görüntü kirliliği pek çok kişinin bağ bahçe hayatına geçmesine vesile oldu. Bu geçiş elbette kolay olmadı. İlk gittiklerinde altyapı noksandı belki; belki yolları tam bitmemişti; belki de okullarına ve işlerine gitmek için daha uzun süre trafikte kalmaları icabediyordu; belki eş dost edinmeleri bile zaman aldı.. Şehir hayatından sonra her şeye değer diyebilenler gitgide artıyor. '' Ohh huzur buluyorum, bahçemle uğraşıyorum; kafamı dinliyorum'' diyenler çok hem de çok. Yıllarca bağsız bahçesiz bir şehir hayatından sonra bahçenizle, verandanızla, evdeki çiçeklerinizle haşırneşir olmak çok güzel değil mi? Çekmeköy, Zekeriyaköy, Kurtköy, Taşdelen, Bahçeşehir, Tuzla, Beykoz, Çekmece ve diğerleri...
Bahçeyle zaman geçirmek harika bir hobi olduğu gibi; belli dönemlerde yapılması gereken işleri, çalışmaları da beraberinde getiriyor. Yani ''Gülü seven dikenine katlanır..''Hele bu bahçe işleri birikirse, mevsimler mevsimleri kovalarsa; mevsiminde yapılacak küçük işler büyür de büyürse içinden çıkmak zor olabilir. Yani ''Bakarsan bağ bakmazsan dağ olur''


Bir kaç basit Hollanda bahçesi.
1,5 yıl Londra'da 5 yıl kadar da Hollanda'da yaşadım. Bahçe kültürü, her ülkede birbirinden farklı; zira kültürler de farklı değil mi? Hollandalı veya Alman bir hanım saat en geç 6:00 gibi kalkar ve şöyle bir bahçeyi kolaçan eder. Çoğu hayatının büyük bölümünü, muhtemelen bahçeli evlerde geçirmiştir. Sulanacaksa sular; kuruları toplar; ekilecekleri eker; hiç yapacak bir şey yoksa süpürür bir kahvesini içer; kar varsa kürer; odun varsa toplar; meyve varsa toplar falan. Erkekler de ağır olanları yapar. Gün ondan sonra başlar; herkes işine gücüne kalkar gider. Bu çocukluktan kalma adeta bir alışkanlık olmuş çoğunda..Pek çoğu artık sebze de yetiştirmeye başladı şehirdeki bağında bahçesinde; aynen bizim eskiden köy ve kasabalarımızda olduğu gibi:) İşten geldikten sonra artık bakımlı bahçede ne yapılmaz ki; yenir; içilir; güneşlenilir; ızgara yapılır. Açıkhavanın türlü keyfi çıkarılır.
 

                                                                                              Bir kaç basit İngiliz bahçesi..

Yıllar yılı bu kültürü alanlar için bu işler zor olmuyor ancak ''Ağaç da yaşken eğiliyor.'' Bize bahçe işleri biraz zor gelebiliyor. Aynı sebeplerle yaşamı bahçeyle ilintili olan bu insanlar, bahçe tasarımlarıyla hobisini bir ileri aşamaya taşırken; bizler uzmanlardan yardımlarla  bu işleri hallediyoruz. Şehir altyapısındaki olumsuzluklar da üzerine ilave olunca yardım almak çoğu zaman şart oluyor. Bazen bilinçli bir peyzaj mimarı imdadımıza yetişiyor; bazen tecrübeli bir bahçıvan..şansımıza..ama şansımıza demek yok artık. Bahçemizi kime teslim edersek edelim; unutmayalım ki o bahçe, o toprak bizim neler olup bittiğini biraz olsun bilmeliyiz. Bahçe sınırları içerisinde kontrol sizde..Hadi neyi nasıl yapmalıyız ? kontrol nasıl bizde olacak, biraz bakalım.

Bahçe Tasarımı yapılırken bazı ilkelere uyulursa, hem bahçe sahibi hem de bahçeyi yapacak kişi tabii aynı kişi de olabilir, sonuçtan daha memnun kalacaktır.

Öncelikle bahçenin kullanım amacı,iyi  belirlenmelidir.
Bu bahçeyi kim kullanacak?
Bahçeyle ilgili zevk ve beklentiler nelerdir?
Modaya mı uygun olmalı yoksa nostaljik mi olmalı?
Ailenin yaşam tarzı nedir? Bahçede yer mi, içer mi? Izgara yapar mı?
Misafir ağırlar mı?
Meyve ve sebzesini bahçeden temin etme amacı var mı?
      




Formel Bahçe Çalışmaları

Amacı belirlenen bahçenin tasarım sürecine gidilebilir, artık. Bu aşamada, elbette estetik kaygılar önem kazanıyor. Modern, klasik, kişisel tercihler, formel ve enformel yaklaşımlar önem kazanıyor.
Formel olanlar, geometrik,simetrik,düz ve kesin hatların olduğu bahçelerdir. Enformel olanlar ise, daha esnek, naturalistik yani doğal bahçelerdir. Alttaki ve üstteki resimlere bakarsanız sizlere 4'er örnek bahçe resmi seçtim; ne demek istediğimi sanırım anladınız.


                                                                         

 
Enformel, İnformel Bahçe Çalışmaları

Küçük bir bahçeniz, büyük bir bahçeniz; küçük bir balkonunuz  yine büyük bir balkonunuz veya yine küçük veya büyük bir eviniz olabilir. Önemli olan zevkinize uygun, bir avuç toprakta kendi peyzajınızı yapabilmeniz çok önemli..

Yarın peyzajın püf noktalarına devam edeceğim..Şimdi yeşil terimimiz, neymiş bakalım..

3 Kasım 2012 Cumartesi

Nereden Başlayacağımı Bilmiyorum?



K I Ş A  H A Z I R L I K

 
Evdeki, balkondaki ve bahçedeki canlıların hepsi kışa hazırlanıyor. Bir telaş bir telaş..Nereden başlayacağımı bilmiyorum? Kime danışsam? Hafta sonu 2 gün tatilde neler yapabilirim diyorsanız, tam da yazım size göre bu gün..Telaşa gerek yok, sevmek ve biraz yorulmayı göze almak yeterli..
 İbreli ağaçlar

Sedir, çam, göknar ve ladin gibi ibreli ağaçlarınızı tazyikli suyla tepeden başlayarak iyice yıkayın. Eğer ibre döken hastalığı bulaşmışsa, hastalıklı ve kuru ibreler aşağıya iner. Bunları alanınızdan uzaklaştırınız. Üzerine toz mantar ilacı serpin veya sıvı mantar önleyici ilaçları püskürtün. Aksi taktirde yağışlar ve nemle ibredöken hastalığı tekrar başlayabilir. İbreli ağaçlarınıza mantar, akar ve böceklere karşı geliştirilmiş ilaçları püskürtürseniz ilkbaharda yeni sürgünler sağlıklı olur. Bahçedeki ağaç, çalı, çiçek artıklarını temizleyin; bahçenizin uç bir köşesinde kompost yapın. Çimlerinizin kelleşen kısımlarını da kasım ayında mutlaka rulo çimle onarın. Kasım ayı sonunda ise çok kısa boyda biçin. İyi gelişmeli için ise;ilkbahara kadar granül çim gübresi ile gübreleyin. Gübrenizi metrekareye 50gr. hesaplayarak serpin. Üzerine ise metrekareye 1 kilo siyah torf hesaplayarak yayın. Torf, çimlerin sevdiği  hafif asitli ortamı sağlayacaktır. Homojen dağıtmak için bunu yüzeye tırmıkla yayabiliriz. Yazın çiçek açan ağaçları yada ilkbaharda çiçek açan ağaçları ilkbaharda budamayız; bunlar sonbaharda budanır. Böylece gelişmesini bahara kadar tamamalar. Altınçanak, leylak, oya ağacı gibi. Yine aynı şekilde mazı, ardıç, havlu püskülü, filbahri, kartopu, süs kızılcığı ve tüm çalılara şekil budaması Kasım ayında yapmalıyız.
 
İbreli Ağaçlar
 
Yazdan kalan çiçek tarhlarını temizlemeliyiz. Bahçemizdeki tüm kuru yaprakları toplamalıyız. Bu ay içinde yeni çit bitkileri ekmek istiyorsak mutlaka toparağı buna uygun hale getirmeliyiz. Tabii bu ay içinde daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi soğanlı bitkileri ekmeye devam ediyoruz.
 
Gelelim güllerimize. Kasım ayı sonuna doğru, güllerimizi derin budama yaparız. Yerden 1 karış bırakırız. Gelişme yapar, vegetatif aksamı oluşturur. Bahar geldiğinde de çiçek verecek sürgünlerini hazır hale getirir. Güllerinizden kalan gövdeleri  kışın soğuk ve sert geçtiği bahçelerde ; yani yerden 1 karış kesilen gövdeyi, gazete kağıdı ile sararız; polietilen örtü ile örteriz, böylece onları ağır  don tehlikesinden koruruz. Güller gibi, soğuğa dayanıklı olmayan bitkilerimizi, koruma altına alamaya başlamalıyız. Don tehlikesine karşı koruyucu örtü yanı sıra seranıza veya evinizin içine alarak koruyabilirsiniz.
 
 
Palmiyeniz varsa sonbahar temizlemek için en uygun zamandır. En dıştaki kuru ve sarı yaprakları bir makas yardımı ile gövdeye en yakın yerden kesebilirsiniz. Genel olarak tüm bahçenin alt topraklarını çapalayarak havalandırmak çok faydalı olacaktır.  Ayrıca bitkilerinizin altına yayacağınız, malçlar toprağı kışın soğuğundan korurken; yabani ot kontrolü de sağlayacaktır.
 Malçlama
 
Gelelim heykellerimize, bahçemizi aydınlatan solar enerji lambalarına...Bunları da yağış ve dondan korumak için bir şeyler yapmalıyız. Korunaklı yerlere alabiliriz. Krom içeren aksesuarları özel krom bileşikleri ile silip üzerine krom koruyucu yağ sürebiliriz.
 
İç mekana aldığınız, sardunya, begonya, benjamin, küpe çiçeği, cam güzeli, çin gülü, beyaz yelken, salon yukkası, aşk merdiveni, bodur gül gibi çiçeklerinizde beyaz sineklere, külleme ve mantar hastalıklarına dikkat etmeliyiz. Bunlardan herhangi biri varsa ilaçlama yapmalıyız.
 
Geçen yıldan kalan çiçekli bitkileriniz örneğin siklemeniniz yeterli çiçek açmıyorsa, çiçek açmaya zorlayabilirsiniz. Bunun için, fosfor ve potasyumca zengin gümbrelerden fayadalanabilirsiniz ayrıca deniz yosunundan da fayda görebilirsiniz. Sardunyalarınız ise artık yazın olduğu kadar çiçekli değillerse yine fosfor ve potasyumca zengim gübreleme yapıp, güneşi masimum alan yerlere koyunuz.
 Balkon
 
Yapılacak işler elbette ki çok; ancak yaptıkça keyiflenecek ve kendinize yıllar boyu sürecek bir hobi edineceksiniz. Yıllar önce çocukken, yabancılara hobiniz ne sorusu sorulduğunda bir çoğu: gardening bahçecililik derdi, çok şaşırırdım? şimdi pek çok yabancı çiçekleri geçtim yoğun bir şekilde bahçesinde, sebze meyve ekiyor ve bunları yiyiyor.  Biz topraklarımızı yeterince iyi değerlendirebiliyormuyuz?
 
 
Ne demişler? Bakarsan bağ; bakmazsan dağ olur..Her gün biraz zaman harcarsanız enfes bir balkona, enfes bir bahçeye sahip olabilirsiniz. Evin içini de unutmamalı..